estambul ve allah bilgileri40

estambul ve allah bilgileri40

 bugün yine aksam oldu ve gün bitiyor estambul diyorki Ehl-i ilim der ki: Burdaki duadan murat, kabul edilmesi öncedenken^ rine bildirilen duadır. Yoksa bütün peygamberlerin birçok duaları oln,!’ tur. Bizim peygamberimizin de birçok niyazları olmuştur. Hem desayık yacak kadar. Lâkin yaptıkları duadaki durumları, beynerreca velhavfidj? bii)... Onun için kabul edilmesi kendilerine önceden bildirilen birniya^d^hadîsdeki duadan maksad.Nitekim Muhammed b. Ziyad ve Ehu Salihlin Ebu Hüreyre(mdjyaUsh anh)’dan ettikleri bir rivayette bu açıkça ifade edilmiştir.
“Her peygamberin, ümmeti hakkında bir duası olmuştur, o duayı yj. mıştır ve kabul edilmiştir. Bana gelince ben bunu kıyamete, ümmi! için şefaat olarak erteliyorum.” (674).
Ebu Salih'in rivayeti ise:

‘'Her peygamberin müstecab bir duası olmuştur. Bu duasını hemeıı yapmıştır.”
Ebu Zura 'a ’nın Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) ’dan naklettiği bir rivayeı te de aynı şey, zikredilmektedir. İbn Ziyad'm Ebu Hüreyre (radıyM anh)'dan yaptığı rivayete benzer bir rivayet de Enes (radıyallahu anhfk yapılmıştır.
İşte bütün bu rivayetler bize gösteriyor ki, kabul edilmesi garanti edilmii dualardır, bunlar. Diğer peygamberler bunu âhirete bırakmadan ümmetleri için hemen dünyada yapmışlardır. Peygamberimiz (sallallabu aleyhi visd-lem) ise önceden kabul edilmesi garanti edilmiş olan duasını (şefaat) olarak âhirete bırakmıştır. Hadîslerdeki duadan murat budur, yoksa Peygamben-mizin dünyada ümmeti için birçok dua ve niyazları olmuştur. Onların i ve dünya işleri için. Bunların bir kısmı verilmiştir, bir kısmı ise verilme miştir. Asıl büyük dua ve isteğini, büyük ihtiyaçlar arzeden ve mihnete yurdu olan âhirete saklamıştır. Allah O’na en güzel mükâfatını ihsan etsin Ve sallallahu aleyhi kesîrâ...
CENNETTE KENDİLERİNE BAHŞEDİLECEK OLAN KURB^n YÜKSEK DERECE, KEVSER VE MÜSTESNÂ MEVKİ
Kadı Ebu Abdullah Muhammed b. İsa et- Temimi, Fakih, jj, Hişam b. Ahmed, Ebu Ali el- Gassânî, en- Nemerî, İbn AbdiT 0 Ebu Bekr en- Nemmar, Ebu Dâvud, Muhammed b. Seleme, İbn Veh ^ Lahia, Hayve, Said b. EbîEyyûb, Ka'b b. Alkame, Abdurrahmiti beyr.
Abdullah b. Amr b. el-As (radıyaJIahu anh^’dan;
O, Resûlullah (sallallahu aleyhi ve seJlem)’in şöyle buyurduğunu duydu;
“Müezzini dinlediğiniz zaman, onun dediği gibi deyin (yani ardından siz de onun okuduklarını tekrarlayın). Sonra bana salat-ü selâmda bulunun. Zira bana her kim bir kerre salat-ü selâm getirirse Allah ona on defa rahmet eder. Sonra Allah’tan benim için VESİLE talep edin. Çünkü O, cennette öyle bir mevkidir ki, ancak Allah’ın kullarından (sadece) birine lâyıktır. Umarım ki, o kul ben olayım. Kim benim için VESİLE isterse şefaatim ona vaki olur.” (675).
Ebu Hüreyre (radıyallahu anh)’dan nakledilen diğer bir hadîsde VESİLE kelimesi, cennetteki yerlerin en yükseğiyle tefsir edilmektedir.
Enes (radıyallahu anh)’dan:
Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdular ki;
“Ben cennette yürürken önüme bir nehir çıktı. Her iki yanı inciden bir kubbe idi. Cebrail (aleyhisselâm)'a sordum:
—Bu nedir?
— Bu Allah’ın sana verdiği KEVSER’DİR! diye cevab verdi. Sonra onun çamuruna bir el attı hemen bir misk çıkardı.” (676).
(675) imam Bu/ıar/,Sahih. Kitabu'l- Ezan. Babu’d- Dua Inde'n- Nida. Cab/r b, Abdullah (r.a.) tarikiyle Kaad/ lyaz (r.h.) Şifa’ya dercetıiği metinden başka bir metin rivayet etmiştir. İmam Müslim. Sahih. 4 Kiıabu's- Salât. 7 Babu İstihbabi‘1- Kavli Misle kavli’l- Müezzini Limen Semiahu Sümme yusalli âle'n- Nebiyyi (s.a.v.)... de 12 (385) No ile Abdullah b. Ömer (r.a.j'dan Şifa metnindeki lafızlarla tah-rıç etmiştir. İmam Ebu Davud Sünen. Kitabu’s-Salât. Babu Ma yekûlü İza Semia'l- Müezzine’de yine Abdullah b. Ömer (r.a.) Şifa metnindeki senedle hadîsi tahriç etmiştir. İmam Tirmizi. Sünen. Ebvabu's-Salât. Babu Ma Cae Ma Yekuulü'r- Reculü İza Ezine'l-Müezzinü de 208 No ile kısa bir metin ile Ebu Sald-i Hudri (r.a.)'dan Şifa metnindeki rivayete manen müşterek bir metni tahriç etmiştir. İmam Nesai. Kitabu’l-Ezan. el-Kavlû Misle Ma Yekülü’I-Müezzinü'de Ebu Said (r.a.) da"Sevabü Zalike”de Ebu Hurcyre'dcn, el-Kavlü Misle Ma Yeteşehhcdü'l-Müezzinü.de SeW b. Hanif (Ebu Ümame)'den Es-Sa-latüAle’n-Nebiyy'de Abdullah b. Amr'dan değişik lafızla mütekarib mânâlı olan rivayetleri cem ve lahriç etmiştir. İmam İbn Mace,Sünen, 4 Babu Ma Yukalü İza Ezzene'l- Müezzinü'de 718 No ile Ebu Hüreyre (r.a.) 719 No ile Ümmü Habibe (r.a.)'dan 720 No ile Ebu Said-i Hudri (r.a.)'dan 712 No ile Haadİbn Vakkas (r.a.)'dat\ 722 No ile Cabir b. Abdullah (r.a.)'dat\ vesile hadîsini tahriç eylemiştir.
. (676) İmam Buhari. Sahih, Kiiabu Tefsirii'l- Kur'ân, Tefsirü Sûretü'l- Kevser'de Enes (r.a.)'dan ^ Kitabü s- Salât, 14 Babu Huccetü Men Kaale; El- Besmele Âyetinde Enes (r.a.) 53 TVrm/z;, Ebvabu Tefsirû’l-Kur’ân ve Min Sureti’l-Kevser'de Enes
fı'l- H,!"- (r.a.)'dan Ebu Davud, Sünen Kitabü's- Sünne, Babun
zı. yine Enes (r.a.)'dar\ tahriç etmiştir.
22R
Sifa-i Şerif: 15
ŞİFA-İ ŞERİF TERCÜMESİ
Âişe ve Abdullah b. Amr (radıyallahu anhüma)'dan aynısı rivayet miştir. Orada Peygamber (aleyhisselâm) şöyle buyurdu:
‘(O nehrin) mecrası inci ve yakut üzerindeydi. Suyu ise baldan ta, kardan beyazdır.” (677).
Diğer bir rivayet:
“Bir de baktım ki, o yerde yarılmadan dümdüz akıyordu. Üzerii bir havuz vardı. İşte ümmetim gelip o havuzdan içecektir.” (6
İbn Abbas (radıyallahu anhüma)'dan:
“Kevser, Allah'ın ona verdiği (tükenmeyen) bir mal (manevî lir)’dır.” (679).
Ibn Cübeyir (radıyallahu anh)'dan:
“Allah’ın cennette ona ihsan etliği bir nehirdir bu!” (680). Huzeyfe (radıyallahu anh)'dan:
Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdular ki:
“Rabbim bana kevseri,(yani) cennette, havzıma akan bir nehri ihsai etmiştir.” (681).
İbn Abbas, (radıyallahu anhüma), Duha sûresindeki.
“Rabbin sana ilerde verecek ve sen hoşnut olacaksın” âyetinin tefsi rinde şöyle demiştir:
Bundan murat, inciden yapılmış bir köşktür ki, toprakları (onun)mü tir.
Orada (her bir köşkü) süsleyecek ziynetler vardır (682).
Diğer bir rivayette ise,
“Orada hanım ve hizmetçilerden kendisine lâzım olan bütün şevler mevcuttur” diye varit olmuştur.
BİR SORU:
Gerek Kur’ân delilinden, gerekse sahih hadîslerden ve icma-i anladığımıza göre, Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) beşerin eknr|' ve enbiyanın efdalidir. Durum böyleyken, neden şu önümüzdeki hadîslef^ üstünlükten nehyetmişlerdir? Meselâ;
(677)İmam Tirmizi: Sünen. Ebvabu Tefsirû'l-Kur'ân, Tefsirû Surelü Kevser, hadi.s Abdullah b. Ömer (r.a.)'dan lahhç eimişiiv.
(678)676 ve 677’de gösterilen yerlere ve Müslim, Sahih 44 Kitabu l-Fadail. 9 Ba u Nebiyyina'da 25 (2289)'dan - 45 (2305)’e kadar olan hadîs metinlerine bakılmalıdır
(679)676 No.lu tahrictc cöstcrilen Buharî'nin Sahih'tekiv^KılaMır
ŞEFAAT VE MAKAM I MAHMUD
El-Esdî, Es- Semerkandî, El- Farisî, El- Culudî, İbn Süfyan. Müslim, İbn Müsenna, Muhammed b. Ca'fer, Şu'be, Katade. Ebu'l-Aliye, (senediyle)
İbn Abbas (radıyallahu anhüma)’dan naklettiğine göre, Allah’ın Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuşlardır:
“Hiçbir kula, ‘Ben Mettâ’nın oğlu Yunus’tan hayırlıyım!’ demesi gerekmez!” (683).
Yine bu tarikten başka tarikle rivayet edilen hadîste, yani Ebu Hüreyre (radıyallahu anh)'dan rivayet edilen hadîste şöyle buyurulmuştur:
“Peygamberler arasında üstünlük tercihi yapmayın!”.
Bunu şu münasebetle söylemişlerdir: Bir defasında bir Yahudi,
—“Musa’yı bütün beşere tafdil eden (Allah’a) yemin ederim ki” demişti de bunun üzerine Ensar’dan bir adam onu;
—“Allah’ın Resûlü aramızdayken sen bunu nasıl söyleyebilirsin?” deyip tokatlamıştı.
Bu haber Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'e ulaşınca yukarıda ar-zettiğimiz hâdîsi irat buyurdular... (684).
Diğer bir rivayet:
“Beni Musa’ya tercih etmeyin! Bir kimsenin Mettâ oğlu Yunus’tan daha üstün olduğunu söyleyemem!” (685).
Ebu Hüreyre (radıyallahu anh)'dan:
“Her kim, ben Mettâ oğlu Yunus’tan hayırlıyım, derse yalan söylemiş olur.”
ibn Mes 'ud (radıyallahu anh) ’dan:
“Hiçbiriniz sakın ‘Ben Mettâ oğlu Yunus’tan hayırlıyım’ demesin.”
(686).
İbn Mes'ud’tan nakledilen diğer bir hadîste şöyle buyurulmuştur:
Ona bir adam gelip,
- Yâ Hayre’l-Beriyye! diye hitab etti.
1683) öu/ıan'Sahih, Kilabu'l-Enbiya, Babu Kavlillahi Kellem Allahü Musa Teklima" Abdu//ah 6. /Ifchas dan. İmam Müslim, Sahih, 43 Kitabu’l- Fadail 43, Babun fi Zikri Yunus (a.s.) ve Kavlün Nebiyyı sallallahu aleyhi ve sellem. “Layenbegı liabdin..." 166 (2376) ve 167 (2377) de Ebu Hüreyre Abdull^ih h. Abbas (r.a.7'dan İmam Tirmizî, Ebvabü't-Tefsiri'l- Kur'ân, Tefsiri Sureti'z- Zümer. Hadis No 3240'da Ebu Hüreyre (r.a.)'dan.
tkiü)Buharı. Sahih. 44. Kitabü'l- Husûmât. I. Babu Ma Yüzkerü fi'l- eşhası ve'l- Husumeti beyne’l-Mushmi ve l-yehud de Ebu Hüreyre (r.a.) ve Ebu Saidi'l-Hudrî (r.a.) dan. Müslim, 43. KitabuT- Fa-v^'UZ. Babun mm FadaiFe Musa (a.s.) da Ebu Hüreyre ve Ebu Saıdi'l- Hudri (r.a.)'dan 159 (2373) ■) Nolu metinleri tahriç etmiştir,
J Tahriç için, (684) Nolu dipnota bakmalıdır,
'>«^1 Tahriç için. (684) Nolu dipnota bakmalıdır.
ŞİFA-İ ŞERİF TEKCumESi'
Şu mukabelede bulundular:
— “Jşte o İbrahim (aleyhisselâmydırV* (687).
SORUNUN CEVABI:
Şunu iyi bil ki, âlimlerin bu hadîslerde birçok tevilleri vardır.
a)Üstünlükten nehyetmesi, kendisinin âdemoğlunun seyyidi olduğuniijjjj meden önce vaki olmuştur. Çünkü bu, tevfike muhtaçtır. Zira her meden tafdil cihetine giderse, yalan söylemiş olur. Bu sebeble tafdijdj nehyetmişlerdir. ®
İşte onun, ""Kimsenin ondan üstün olduğunu söylemem!" sözü de böyle, dir. Bu onun bizzat tafdilini icab ettirmez, bilakis zahirde tafdil (üstünJöi)' ten men’ini icab ettirir.
b)Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) bu sözleri tevazu yolu ile, (e. kebbür ve kendini beğenmişlikten uzak durarak söylemişlerdir. Buyonımi tirazdan sâlim değildir.
c)Birbirlerini, kıymet ve itibardan düşürecek şekilde tafdil etmemesi içindir O’nun bu mübarek sözleri. Bilhassa Yunus (aleyhisselâm) hakkında.
Çünkü; onu, Allah Kur’ân’da:
“Hani o, (kavmine) öfkelenmiş olarak gitmişti de, bizim kendisini hiçbir zaman sıkıştırmayacağımızı sanmıştı.” (688).
“Hani o, dolu bir gemiye kaçmıştı.” (689) diye anlatmıştır. Bundan, cahiller Yunus (aleyhisselâm)’ın derece ve itibarlarındandüs tüğünü zannederler. İşte bu gibi zan ve yanlış anlayışları bertaraf etmek için söylemiştir bunları...
d)Üstünlük (ve tercihi) peygamberlik ve elçilik hakkmda menetmiştir. Ç®-kü; peygamberlerin tümü bu hususta eşittirler. Bu yönden aralarındatefa-dûl (yani karşılıklı üstünlükler) bahis konusu olamaz. Tefadûl (birbirlenf-den üstün olmaları) ancak bazı özellikler, lutuflar ve kerametlerde oluf Peygamberliğe gelince; bizatihi bunda tefadûl (karşılıklı üstünlük) tur. Şu halde tefadûl bunun dışındaki bazı hususlarda sözkonusu olur sebebledir ki, onlardan kimi kendisine kitab gönderilmiş elçilerdir, kiıu' . elçilikle birlikte, Ulu’l-Azm (rütbesine) mazhar olmuştur. Kimi yüksem yere yükseltilmiştir. Kimine hüküm ve hikmet henüz çocukken veriW|, ;
Kimine Zebur, kimine Beyyinât (açık ve seçik belgeler), kimine , mükâleme etme imtiyazı verilmiştir... Kimisini de Allah (c.c.) de üstü" | recelere yükseltmiştir. Konuya ışık tutacak iki âyet: |
(687) Sünen Ebu Davud, KitabU’s-Sünneti, Babun fi’t-ikhyiri beyne’l-Enbiya (a.s.)
.ŞEFAAT VE MAKAMI MAHMUD .
“And olsun ki, bazı peygamberleri bazılarına üstün kıldık.” (690).
“(Bu sürede zikredilen) o peygamberler (var ya), biz onların kimine, kiminden üstün meziyetler verdik. ” (691).
İlim ehlinden bazılarına göre; buradaki tafdilden murat, dünyadaki üstünlükleridir ki, bu da üç halde tezahür eder:
a) Gösterdiği mucizelerin, (diğerlerinkine nisbetle) daha açık ve susturucu olması...
b)Ümmetinin daha müttaki ve çok olması.
c)Yahut da zatının et'dal (daha üstün) ve daha mükemmel olması...
(Her peygamberin) zatındaki üstünlük, Allah vergisine racidir. Kimisine konuşmuştur, kimisini kendine dost edinmiştir, kimisine de cemalini göstermiştir. Kimisine meselâ bol lutuf ve ihsanlarda bulunmuştur.
Rivayet edildiğine göre Peygamber (saJIaJlahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuşlardır:
•‘Peygamberliğin şüphesiz ki, ağır yükleri vardır. Yunus bu (ağır yüklerden) deve yavrusunun yükten tecerrut ettiği gibi tecerrut etmiştir.” (692).
Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) böyle bir beyanda bulunmuştur ama yine de Yunus (aleyhisselâm)’ın peygamberliğine gölge düşürecek, rütbesini indirecek, ismetini zaafa düşürecek bazı vehim ve zanlardan onu (yukarıda serdettiğimiz hadîslerle) korumuştur. Böyle bir düşünceye kapılıp fitneye sürüklenmekten ümmetini (ve tüm insanlığı) kurtarmıştır.
Yukariûa geçen hadîsteki (ene = ben) zamirinin o sözü söyleyecek olan kimseye raci olması gayet yerinde olur. Çünkü bir veli veya âlim ne kadar zeki ve ne kadar ismetli ve ihlâslı olursa olsun, yine de Yu/ıus (aleyhisselâm)'m derecesine eremez. Ve Kur’ân’da Allah tarafından onun hakkında verilen malûmattan dolayı Yunus (aİ€ylıisselâm)a karşı asla üstünlük iddia edemez. Çünkü nübüvvet derecesi, derecelerin en üstünü ve yükseğidir. Onun maruz kaldığı haller, onun kıymet ve itibarını hardal tanesi kadar bile düşürmez. Hatta hardal tanesinden bile az bir ölçüde dahi düşürmez (onu kıymet ve itibardan)...
estambul yazdı ve sundu..