estambul ve allah bilgileri50
sizlere en güzel yazılarını yazan estambul diyorki Fakîh Ebu İmran Musa b. Ebû Telîd, el- Hafız Ebu Ömer, Saidb.ı^,Kasım b. Esbağ, Mubammed b. Veddah, Yahya, Malik, İbn Şjfıab, hammed b. Cubeyr b. Mut'im babasından.
Resûlullah (sallallahu aleyhi ve seUem) buyurmuşlardır:
“Benim beş ismim vardır: Ben Muhammed’im, ben Ahmed’inı,|)(j Allah’ın benimle küfrü mahvettiği (bir) Mahî’yim. Ben öyle bir Haşirim ki, bütün insanlar ayağım üzerinde haşrolunurlar (yani benim ardındaıı haşrolunurlar). Ben Akıb’ım.’’ (693).
Allahü Teâlâ kitabında ona Muhammed ve Ahmed adını vermiştir.
Allah’ın ona verdiği hususiyetlerden birisi de, onun isimlerindeövgıiâ nü de vermesidir. Ahmed ismine gelince: Hamd kelimesinin mübalağavet nidir, Muhammed de (mufa’alun) veznindedir. Her ikisinin anlamı ziyadj siyle hamd eden demektir. Öyleyse Muhammed (aieyhisselâm) hamd ede nin en büyüğü, övülenlerin de en üstünüdür. İnsanlar içinde deençokhami edendir. Demek ki O, övülenlerin ençok övüleni, hamd edenlerin de eoço'ı hamd edenidir. Övgüsü tamamlansın diye, kıyamet gününde hamd livası eke verilecek ve onunla dolaşacak Arasat’ta. Örada aynı zamanda onu Makam-ı Mahmud’a gönderecektir. Zaten bunu kendisine va’detınişti Herkese şefaat edeceği için, tüm insanlar tarafından övülecektir. ona bütün övülme imkânlan verilecektir. Kimseye verilmeyecek olankt siyetlerin kendisine verileceğini bizzat kendileri ifade etmişlerdir.
Allahü Teâlâ kitabında ona Muhammed ve Ahmed adım vermiştiı
Öyleyse hem Muhammed ve hem de Ahmed adına hak kazanmaya lâ)i olmuştur.
Sonra bu iki isimde, akıllara hayret veren acayip bir hikmet de vs Allah ondan önce hiç kimseye bu ismi vermemiştir.
Ahmed ismine gelince: Bu, eski kitablarda geçmiştir. Böyle bir ii bir peygamberin geleceğini bütün peygamberler malumatdar edilmişi Bu hususta müjdelenmişlerdir. Hikmeti ile onu korumuştur, ondan ew kimse onun ismini alamamıştır. Çünkü böyle bir şey olsaydı zayıf şüphe girerdi. Kimin (yani hangisinin) peygamber olduğunu kestirem^^'
(693) Buharı, 61. Kitabu’l-Menakıb, 17. Babu Ma Câe fi Esmai Resûlullahi Mut’im (r.a.)’dan Müslim, 43, Kiıabü’l-Fadail, 34, BabUn fi Esmaihi (s.a.v.) yineObO^j^j.)'
(ra.ydan İmam Ebu Naiym ve Beybaki Delailû’n-Nübüvve’lcrinde yine Cüb^ b. ^ tahriç etmişlerdi
Muhammed ismi de böyledir. Bu ismi de hiç kimse çocuğuna koymamıştır. Ancak Peygamberin doğumu yaklaşınca gelecek peygamberin ismi Muhammed olacak, haberi yaygın hâle gelince, bazıları gelecek peygamberin kendi çocuğu olmasını ümit ederek çocuklarına bu ismi vermişlerdir. Ama Allah peygamberliği kime vereceğini en iyi bilendir elbette.
Bu isimlerden birkaç tanesini verelim;
Muhammed b. Übayha b. el-Culah el-Evsî, Muhammed b. Mesleme el-, Ensarî, Muhammed b. Berra el-Bekri, Muhammed b. Süfyan b. Mücaşil, j Muhammed b. Humran el- Cu ’fı, Muhammed b. Hüzai es- Sülemî (Bir ye- ı dincisi yoktur, işte hepsi bu kadar).
Deniliyor ki, ilk Muhammed ismini alan Muhammed b. Süfyan olmuş- ı tur.
Yemenlilere göre ise, ilk bu ismi alan, Ezd kabilesinden Muhammed b. Yahmed’dir. Bunlar bu ismi taktılar ama yine de Allah, Resûlünü korudu. Bunlardan hiçbiri peygamberlik iddia etmedi. Daha doğrusu Allah bunlardan hiçbirine bu imkânı vermedi.
Böylece Resûlünü şüphelerden korumuş oldu. Hiç kimse onun işinde ve davranışında şüpheye kapılmadı. Her iki isim de (Ahmed, Muhammed) onun için gerçekleşti... Bu isimlerde onunla hiç kimse boy ölçüşemedi...
Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem)'ix\:
“Ben öyle bir Mahî’yim ki, Allah benim sayemde küfrü mahveder” sözüne gelince:
Zaten bu ismin anlamı hadîsde açıklanmıştır. Küfrün m'ahvi ya Mekke’den ve Arap ülkeleri ile civar ülkelerden olur. Çünkü; ümmetinin hakimiyeti ona va’d edilmişti. Yahut da bu kelime umumî mânâda olur, yani galip gelme, yani dininin bütün dinlere galip gelme anlamında olur ki, bu husus âyetlerde açıklanmıştır.
Bir hadîsde de kelimenin anlamı şöylece tefsir edilmiştir;
“Bu öyle bir peygamberdir ki, sayesinde kendisine uyanların bütüm günahları afvedilecektir.”
“Ben öyle bir Haşir’im ki, bütün insanlar benim ayağım üzere haşrolunacaklardır” kavline gelince;
Yani benim zamanımda... Çünkü benden sonra peygamber gelmeyecektir, demektir. Nitekim hatemennebiyyin olduğu Kur’ân-ı Kerim’de tescil bu-yurulmuştur.
* şerifine gelince: Kendisinden önce gelen peygamberleri ta-e tığı için (yani onlardan sonra geldiği için) bu isim kendisine verilmiş-
_ŞİFA-İ ŞERİF TERCÜMESİ
Sahih’te,
“Ben öyle bir Âkıb’ım ki, benden sonra peygamber gelmeyecekti,,, diye varit olmuştur.
“Ayağım üzerinde” kavlinin yorumunda birkaç fikir serdedilmiştj,
a)İnsanlar benim müşahedem altında dirilecekler...
“Peygamber de sizin üzerinize şahit olsun.” (695) âyetinde belj,
tildiği gibi..
b)Benden sonra dirilecekler, yani ilk ben dirileceğim...
c)Önümde... çevremde... yani kıyamet günü etrafımda toplanacaklar,
d)Benim sünnetim üzerinde...
“Benim beş ismim vardır” sözüne gelince:
Bazılarına göre bu beş isim eski kitablarda mevcuttur. Geçmiş ümmeıle rin bilginleri bunları bilmekteydiler.
Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) ’den mervidir:
“Benim on ismim vardır.” O isimler arasında (Tâhâ ile Yasin’i)desaj mıştır (Mekkî).
(Tâhâ)’nın tefsirinde şöyle denilmiştir: “Tâhâ” (Ya Tahir, ya Hadi)ı mektir.
(Yâsîn)’i de (ya Seyyid) diye tefsir edenler olmuştur. Bunu.Süiemj’ sıtî ve Ca’fer-i Sadık b. Muhammed’den nakletmiştir.
Başkaları şöyle anlatmışlardır: “Benim on ismim vardır" buyunnuş; rinci hadîsde geçen o beş ismi zikretmiştir. Ve (devam ederek) şöyle buyur muştur:
“Ben Rahmet peygamberiyim. Rahat peygamberiyim. Melahimpey gamberiyim. Ben Mukaffiyim. Peygamberleri takip edip geldim (onlar dan sonra geldim). Ben Kayyimim.” (696).
Kayyım: Birçok hasletleri kendinde bulunduran olgun insan demektir
(Bu ismi) böyle buldum fakat rivayet etmedim. Ancak bu kelimenindf® rusu sanırım ki (s) harfi ile “ATusejm”dır (697). Nitekim bunu Harbî’<lf” naklettik, yoruma daha iyi gelmektedir bu kelime... ..
Yine peygamberlerin kitabında vaki olmuştur. Davud (aleyhisselin^)^'! demiştir:
“Allahım, bize sünneti ikâme eden Muhammed’i fetretten s< der!”.
(695)Bakara Sûresi, âyet; 143.
(696)İbn Saad Tabakatü’l- Kübra’da Mücahid’ten mürsel olarak tarhiç ctu. Suyuı. 36” Ebu Naim. Delailü’n- Nübüvve’de Avf b. Malik (r « tabf.ıc eylemiştir
PEYGAMBER, (SALLALLAHU ALEYHİ VE...
Bu itibarla “Kayyım^' kelimesi, kendi aslî mânâsındadır.
Nakkaş, Resûlullah (sallallahu aleyhi ve seHem)’den nakletmişür:
‘‘Benim Kur’ân’da yedi ismim vardır: Muhammed, Ahmed, Yasin, Tâhâ, El-Müddessir, el-Müzemmil ve Abdullah” (698).
Cübeyr b. Mut'im (radıyallahu anh)’\n rivayet ettiği hadîsde ise, altıdır:
Muhammed, Ahmed, Hatim, Akıb, Haşir, Mahi...
Ebu Musa el- Eş’arî (radıyallahu anh)’dan:
Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) bize kendi isimlerinden bahsederdi ve şöyle buyururdu:
“Ben Muhammed, Ahmed, Mukaffî, Haşir, Nebiyyu’t-Tevbe, Nebiy-yu’l'Melhame, Nebiyyu’r-Rahme’yim...” (699).
Merhamet, Rahmet, Rahat — diye de rivayet ediliyor. — Hepsi sahihtir inşallah.
“El-Mukaffî”nin anlamı, “el-Akıb”\n anlamı gibidir (diğer peygamberleri takip edip onlardan sonra gelen demektir).
“Rahmet, tevbe, merhamet ve rahat peygamberi”nin anlamına gelince: bu hususta Enbiya sûresinde Allah:
“Seni biz ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.” (700) buyurmuştur.
Yine onu, ümmetini tezkiye eden, onlara kitabı, hikmeti öğreten, onlara doğru yolu gösteren, mü’minlere karşı son derece şefkatli, pek merhametlidir diye vasfetmiştir. Ümmetini de kitab-ı cehlinde, birbirlerine sabır tavsiye eden ve birbirlerine merhamet eden kimseler olarak tavsif buyurmuştur. Şu halde Allah onu, hem ümmetine, hem tüm kâinata rahmet olarak göndermiştir. Bu sebeble ümmetine acımıştır, günahlarının mağfireti için Hak Teâlâ’ya niyazda bulunmuştur. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem)’e de aynı şeyi emretmiştir. Ümmetinin, birbirlerine karşı son derece merhametli olmalarını emretmiştir; ez cümle şöyle buyurmuştur:
“Şüphesiz Allah, kullarından merhametli olanları sever.” (701).
“Merhamet edenler (var ya) işte onlara Rahman merhamet eder.” (702).
İb9i) imam Süyûti. Menahilü’s-Safa Shf. 36 (... Bu hadisin me'hazını bulamadım. Şu kadar var ki; imam Zehebı kitabında bazılardan naklederek Kaaleli Resûlullah (sJt.v.) Kur’ân’da 5 isim vardır. Mu-hmmed. Ahmed, Abdullah. Yâ...sin ve Tâ...'hâ"dtr) diye kaydetmiştir.
(699) 693 Nolu tahriçte Müslim Sahih’inde gösterilen Kitab ve Baba bakılmalıdır.
(7(X)) Enbiya Sûresi âyet: 107.
(701)Beled Sûresi âyet: 17.
(702)l/TiM Buharı, 23 Kitabü’l-Ccnaiz, 33. Babu Kavli’n-Ncbiyyi (s.a.v.) Yuazzebu’l-Mcyyitû 1* Pk ^®yhi. Müslim. 11, Kitabü’l-Ccnaiz, 6, Babu’l-Bukai alc’l-Meyyit 11 (923) nolu hadîs-
uDavud, Sünen, Kitabu’l-Cenaiz, Babün fî’l-Bükai ale’l-Meyyiıi. Üsame b. Zeyd’ten. İmam *^'*®*’“.*' Fil- Bükai Ale’l- Meyyiti ve en- Nehyü ani’l- Meyyit’de hadisin dcği-
'-'naiı St ramilerden gelen lafızlarla lesbit ve tahriç edilmiştir. İmam İbn Mace, Sünen, 6 Kitabü’l-
'leriv.ale’l- Meyyit. Zeyd b. Üsame (r.a.)'dan 1588 Nolu hadîs metni
>m«yetı tesbıt ve tahriç etmiştir.
ŞİFA i ŞERİF TERCÜMESİ
“Veryüzündekilere merhamet edin ki, göktekiler de size tne^k etsinler.” (703). SI
(Nebiyyu'l-Melhume) rivayetine gelince: Bu onun bir harp de), bir mücadele peygamberi olduğuna işarettir. Ve doğrudur da (by|' yet).
Hüzeyfe (704) (rudıyaHuhu unh) Ebu Musa gibi rivayet etmiştir ı O’nun rivayet ettiği hadîsde şu kayıl da mevcuttur: "Nebiyyu'r-rat
Nebiyyu’t-Tevbe... Nebiyyu 1-Melâhim..”
Harbî'nin naklettiği hadîsde ise Peygamber (sallallahu a/ey/ıi vesei/ej, ! şöyle buyurmaktadır:
”Bana melek geldi ve:
— Sen bir Kusemsm! dedi. (Yani toplayıcı!)” (705)
Peygamber (sallaliaJm aleyhi ve sellem) ’in lakab ve sıfatı hakkında Kur'aul Kerim’de birçok hususlar varit olmuştur: Nûr, aydınlatıcı kandil,. Nezir, Mübeşşir, Beşîr, Şahit, Şehid, Apaçık bir gerçek, peygamhiml sonuncusu, son derece şefkatli, pek merhametli, son derece güvenilir, dm ruluk timsali, Allah'ın nimeti, âlemlere rahmet, sapasağlam birJtulp,dö|| ru yol, parlak yıldız, Kerim, Nebiyyi'l-ümmiyyi,
Onun hakkında, daha nice bunun gibi güzel vasıflar ve isimler varılol l muştur. Eski kitablarda, peygamberlerin kitablarında da güzel isimvevı j sıfları vardır onun...
Kendi hadîslerinde de açıklanmıştır bunlar... Hele ümmetininkendısi| verdiği isimler, daha başka in.sanı doyurmaktadır: Mustafa, Müeteba, Kasim, Habib, Resul-i Rabbi’l- Âlemin, Şefi, Musaffa’, Mültaklb Tahir, Muheymin, Sadık, Masduk,'Hâdi, Âdemoğlunun u/usu, peygaffll>fj lerin efendisi, takvaya erenlerin imamı, Kaidu'l-Gurri’l-MubaccelıaM bibullah, Halilu’r-Rahman, Sahibu’I-Havzi’l-Mevrııd, 5a/)jbu>^efaa,S’| hibu’l-Makami'l-Mahmud, Sahibıfl-Vesiyle ve’l-fadile veddereceii’flîİ fıa' Sahibu’t-Taci ve’l-Mi'rac, Sahibıfl-Livâ vcl-Kadib, /îâkjbu'i-BiJiJİ Vennake, Ennecîb, Sahibu'I-Hucceti ve’s-SuItan, Sahibu'l-Hatemi'^'i Alame, Sahibu’I-Burhan, Sahibıfl-Hiraveti ve’n-Na’leyn...
(103) imam Tirmizl; Sünen. nbvabU’l-Dirri ve’s-Sıla, Babıı Ma Câe fi “Rahıncti’n-Nas' naüis nietnıı.i Ahdulluh b. Anır (r.u.J'dun lahriç cyleniişiir.
(704) lıDam Tirmizî ‘‘Şcmail”inde İmam Ahmcd b. Hanhel Müsned’inde rivayel eimif''' Mcnamı Sili. J6 .
(10i) Ebu Naim Delail’i-Nübüvve’sinde Yunus b. Meysereb. Hab/s'den rivayeti lalınv ' yûti, Menahil Shf. 36
PEYGAMBER (SALLALLAHU ALEYHİ VE.
(Semavî) kitablardaki isimlerine gelince:
Bu isimleri şöyle sıralayabiliriz; Mütevekkil, Muhtar, Mukimüsünne, Mukaddes, Ruhu I- Kudüs, Ruhu’l- Hak. Bu İbranî dilinde İncil’de (Bariklît) olarak geçmektedir.
Sa’leb dedi ki: (Bariklît), Hak ile batılı ayırdedene derler.
Eski kitaplarda geçen isimlerindendir: Mâzun, Mâzun. Anlamı Tayyib, Tayyıb’dır. Hammitâya (haremin koruyucusu demektir). El-Hâtim, Elha-tım.
Sa’leb (son iki isimi şöyle tefsir etti): (Hı) ile Hatim, peygamberlerin sonuncusu, (Ha) ile el-Hatım; Ahlâk ve vücutça yaratılış cihetinden peygamberlerin en güzeli, demektir. Süryani dilinde ismi "Müşcf'fah ve el Münhaminna” diye geçmektedir. Tevrat’taki ismi ise; (Ehyedu)’duT. Bu, İbn Sihn'den rivayet edilmiştir. Sahibu 7- Kadib'ın anlamı kılınç sahibi demektir. Incil'de bu tefsir edilmiş bir halde vaki olmuştur. Dedi ki:
“Beraberinde demirden bir kılınç vardır. Onunla savaşır. Ümmeti de öyledir.”
Bu kılıncın ince ve uzun kılınç olduğu da söylenmektedir ki. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) hutbe okurken onu insanlara vaaz ederken daima beraberinde bulundururdu. Kendisinden sonra bu kıhnç Hulefa-i Raşi-din'e intikal etmiştir.
EI-Hırave'ye gelince: Lügat anlamı asâdır. Galiba bu. Allahü a'lem Havuz-i Şerifi hakkında varit olan hadîsde anlatılan asâdır. O hadîsde şöyle varit olmuştu;
“Havzumdan ehl-i Yemen için, asi insanları asamla menederimî”.
Fj-Tac'a gelince: Bundan murat, sanktır. Araplar o zamanlar sanktan başka (başlarına) bir şey giymezlerdi. Sarıklar böylece onların başa giydikleri taçları idi.
Kitablarda geçen diğer isim ve vasıflarına gelince, bunlar sayılmayacak kadar çoktur. Yazdıklarımız kâfi gelir inşallah.
Meşhur künyesi: Ebu’l- Kastm'dı...
Enes (radıyallahu anh)’dan:
İbrahim adındaki oğlu dünyaya geldiği zaman, Cebrail (aleyhisselâm) Selip ona:
"Selâm sana ey İbrahim’in babası! diye selâm verdi (706).
//nara BeyhakJ tahriç etmiştir. Süyûti Menahilü’s-Safa Shf. 36.
ŞİFA-İ ŞERİF TERCÜMESİ
ALLAH (c.c.) ONA, KENDİ GÜZEL İSİM VE VASIFLARINDAN BAZILARINI İHSAN EDEREK, ONUN ŞEREFİNİ, KADR-İj KIYMETİNİ ARTIRMIŞTIR Kaadı Ebu’J-FadJ (Allah onu muvaffak buyursun) der ki;
Bu bölümü, birinci babın bölümleri ile birlikte yazmak çok yerinde ola çaktı. Çünkü aşağı yukarı aynı mânâyı taşımakta ve aynı pınarın suyu ile imtizaç etmektedir. Lâkin Allah (c.c.) ne hikmetse, onun istinbatınayönel mek için göğsümü açmadı, cevherini istihraç etmek için de fikrimi aydınlat madı. Ancak bir önceki bölümü işlerken bana bunu ihsan etti ve bu kısmı ona ilâve etmeyi ve bu suretle eksik kalan kısımları tamamlamayı uygun bul duk.
Şunu iyi bilmeni isterim ki; Allah birçok peygamberlere, kendi isimlerin den bazılarını vererek onlara bazı özellikler ihsan etmiştir.
İshak ve İsmail peygamberleri, “Alîm ve Halim” ile vasıflandırmıştır İbrahim (aleyhisselâm)’ı “Halîm” ile, Nuh (aleyhisselâmyı “Şekûr” ile, İsa ve Yahya (aJeyhisselâm)’ı “Ber” ile Musa (aleyhisselâmyı “Kem ve Ka\i” ile, Yusuf (aleyhisselâm)’ı “Hafız, Adîm” ile, Epub (aleyhisselm) “Sâbir” ile, İsmail (aleyhisselâm)'ı “Sadıkul- va'd” ile vasıflandırmıştır Nitekim bunları kitab-ı Aziz’inde, zikredildikleri yerlerde beyan buyur muştur.