estambul ve insan ile din bilgisi45

estambul ve insan ile din bilgisi45

 şaksam oldu ben halen yazıyorum ve estambul dediki Hurûfüer (Muhammed-Alî birliği) sözü altında, Resûluiiaj, ile, hazret-i Alîyi bir derecede tutuyorlar.
2)İster yehûdî, ister hıristiyan, ister müşrik olsun, hazret-i a|. yi seven herkes Cennete girecek, diyorlar. Eshâb-ı kirâmı sevenler, çok ibâdet yapsalar da, Ehl-i beyti de şevseler de. Cehenneme gj. receklerdir, diyorlar.
3)Alîyi sevenlere, günâh zarar vermezmiş.
4)Ümmet-i merhûme olan Ehl-i sünnete “rahmetuUahi teâlâ aleyhim ecma’în” ümmet-i mel’ûne diyorlar.

5)Kur’ân-ı kerîmi hazret-i Osmân “radıyallahü teâlâ anh”de ğişdirdi, diyorlar. Birçok âyeti inkâr ediyorlar.
6)Hazret-i Ömere la’net etmek, zikrden ve Kur’ân okumakdan dahâ sevâbdnr, diyorlar.
7)Eshâbı kirâma ve Zevcât-ı zevil ihtirâma la’net etmek ibâ-detdir. Nemâz gibi, onlara hergün la’net farzdır, diyorlar.
8)Hazret-i Ebû Bekre, hazret-i Ömere bir kerre la’net etmek, yetmiş ibâdet gibidir, diyorlar.
9)Hazret-i Rukayye ile Ümm-i Gülsüm, hazret-i Osmân ile evlendikleri için, Resûlullahın kızı değildirler, diyorlar.
10)Hazret-i Ebû Bekr, Ömer ve Osmân “radıyallahü anhüm’' münâfık idi, diyorlar. Bu sözleri ile, bu üç halîfeyi medh eden ha-dîs-i şerifleri inkâr ediyorlar. Bu hadîs-i şerifler, Şâh Veliyyullah-ı Dehlevînin “rahmetuUahi aleyh”, (İzâlet-ül-hafâ) kitâbında, vesikaları ile birlikde yazılıdır.
11)Hazret-i Ebû Bekr, (Temim) kabilesinden ve hazret-i Ömer (Adî) kabilesinden olduğu için, Temîm ve Adî bir putdur. Ebû Bekrie Ömer “radıyallahü teâlâ anhümâ” gizlice bu putlara tapımrlardı, diyorlar Hâlbuki hazret-i Alî, hazret-i Ebû Bekrin oğlu Muhammede kızını verdi ve Onu vâü yapdı. Bir kızını da hazret-i Omere verdi. Bir yandan, hazret-i Alîma’sûmdur hiç ya-nılmaz, diyorlar. Bir yandan da, hazret-i Alînin kızlarını’verİi dm büyüklerine ve Resûlullahın kayın pederlerine ve dâmâdS
i sünnet olan müslimânlan, hazret-i Alîye ve Ehl-i bey-biliyorlar. Hâlbuki Ehl-i sünnet, hazret-i Alîyi “radıyal-anh” ve Ehl-i beyti çok sevmekdedir. Bunlan sevmek, îmânla gitmeğe sebeb olur, demekdedir. Evliyâ olmak çok sevmek ve izlerinde bulunmak lâzım olduğuna lİakdadır.
j3) Ehl-i sünnet, hazret-i Alînin “radıyallahü teâlâ anh” kâtili
İbniMülcemi âdil tanıyor, diyorlar. Buhârî ondan hadîs haber j!Jfiyor, diyorlar. Bu sözleri yalandır. Buhârîde ibni Mülcemden
îjjlsyokdur.
14)Ehl-i sünnete düşman oldukları için, sünnet kelimesine de
15)Nemzda (ve teâlâ ceddük) diyenin nemâzı bozulur, diyor
16)Ehl-i sünnet “rahmetullahi teâlâ aleyhim ecma’în” yehûdî-den ve hıristiyandan dahâ fenâdır ve dahâ pisdir, diyorlar.
17Kendilerinin muhtelif fırkalan, birbirlerine düşman iseler de, Ahyi sevdikleri için, hepsi Cennete girecekmiş.
[ 18) Ehl-i sünnetin “rahmetullahi teâlâ aleyhim ecma’în” bildir-lliibâdetleri yapmak lâzım değildir, diyorlar.
19)Birşeye başlarken. Besmele yerine, üç halîfeye la’net edi-jorlar. Ilk iki halîfeye la’net yazılı kâğıdı taşıyan veyâ suyunu içen ûasta iyi olurmuş.
20)Hazret-i Âişeye ve hazret-i Hafsaya “radıyallahü anhümâ” dünde beş kerre la’net etmek farzdır, diyorlar.
, 21) Resûlullah, zevcelerini boşamak için, Alîyi vekfl etdi. O da %yi boşadı, diyorlar. Hâlbuki âyet-i kerîmede, ResûluUaha bile %amak hakkı verilmemişdir.
22)Alî olmasaydı, Peygamberler yaratılmazdı, diyorlar. Peygamber olmıyanın, Peygamberden dahâ üstün olduğunu söyliyenin ^âfir olacağmı düşünmiyorlar.
23)Kıyâmetde, yalnız Muhammed ile Alînin dedikleri olur, diyorlar.
24)Ömer “radıyallahü teâlâ anh” öldürülünce, melekler, üç gün kimseye günâh yazmadı, diyorlar.
25)Her hacda, Minâda Ebû Bekrie Ömer “radıyallahü anhümâ” taşlanıyor, diyorlar.
26)D?’ ’h-erd âyeti, hazret-i Alînin tekrar dünyâya gelece-
27) Yanhş inançlarının yirmiikincisi olarak, müsâfir eei dik bir hurûfîye ev sâhibinin zevcesini ve kızlanm teslim
vâbdır, diyorlar. İrânda, hurûfî babaları, istediği eve gîde?7^'^ I
tediği kadın ikram edilir. Bundan Cum’a gecesi çocuk Böyle çocuklara (Acem seyyidi) diyorlar. Bunun için bunlan?^ yidleriçokdur.
28)Zilhiccenin onsekizinci günü dîni bayramlannınenbüyâ|| dür. O gün, hazret-i Osmânın şehîd edildiği gündür.
29)Hazret-i Omerin “radıyallahü teâlâ anh” şehîd olduğuRj. bî-ul-evvelin dokuzuncu günü bayramlandır.
30)Mecûsî bayramı olan Nevruz günü mubârek günleridir,
31)Farzdan başka nemâzlar, her tarafa doğru kılınırmış. Meş. hedde imâm-ı Alî Rızânın kabrinin her köşesinde kabre karşı ne-mâz kılıyorlar. Tuhfe Muhtasan, 300. cü sahîfesinde, (İmâmlann mezânna karşı, kıbleye arkalan dönük nemâz blarlar. Hurûfflerkı bu hâlleri müşriklere benzemekdedir) diyor.
32)Çıplak olarak her zemân nemâz kılınır derler. Sev’etevn-den, (Ya’nî ön ve arkadaki iki çirkin yerden) başka yerleri avrel savmadıklan (Minhâcüssâlihîh) adındaki kitâbında açıkça yazılıdır. Bu kitâbm, 1385 [m. 1966] da Necefde onbeşinci baskısı yapıl-mışdır.
33)Yimek ve içmek nemâzı bozmazmış.
34)218. ci sahîfesinde diyor ki, Cum’a nemâzı kılmazlar, Öğle, ikindi, akşam ve yatsı nemâzlannı bir arada kılarlar.
35)Onyedinci inanışları olarak, ma’sûm imâmın dokunduğu şeyler, Kâ’beden binlerce defa daha kıymetlidir, derler.
36)Suya girince oruç bozulur, derler.
37)Muharremin onuncu günü ikindiye kadar oruç tutarlar.
38)Cihâd ibâdet değildir, câiz değildir, derler.
39)Bir kadınla para karşılığı, belli zemân evli yaşamağa (Müt’a nikâhı) diyorlar. Böyle nikâh çok sevâbmış. (Müt'a-i dev-riyye) denilen genel ev hayâtına câiz dedikleri de 227. ci sahîfede yazılıdır.
40)Câriyeyi vakf sûreti ile erkeklere teslim etmek sahîhdiı. derler.
41)Seyyid Mahmûd Şükrü Âlûsînin, (1302) hicri yılmda hazırladığı ve (1373) yılında Kâhirede basılan (Mııhtasar-ı Tuhfe4İs-nâ-aseriyye) adındaki arabt kilâbm 325. ci sahffesinde divor ki Haiada taharet için kuiianiiraış olan su ile pişen el ve benrert ı miz olur ve vinıesi câiz olurmuş
rMinhâc) kitâblarmda da yazılıdır. Bunun gibi, çok kimse-Sendiği ve köpeğin bevl yapdığı su temizmiş, içmesi ve hıiJ^'^pjşiiTiıesi câizmiş. Yansı kan veyâ bevl olan su da böyle
^İ2) Aç olanın, ekmeği olup da vermiyeni öldürmesi câizdir.
43)İkinci bâbda, yetmişbeşinci keyd, ya’nî hileleri olarak diyor İ3 nemâzda toprakdan yapılmış kerpiç üzerine secde yapmak lâ-0İa. Ehl-i sünnet toprak üzerine secde etmedikleri için, şeytâna l«DZiyor, diyorlar.
44)Tuhfe Muhtasan, ikiyüzdoksandokuzuncu sahîfesinde, (Hı-ristiyânlar, îsâ aleyhisselâmın ve hazret-i Meryemin uydurma resmlerini yapıp kiliselerinde, bu resmlere karşı secde yapdıklan jibi, hurûfıler de imâmların uydurma resmlerini yapıyorlar. Bu resmJere saygı gösteriyorlar, hattâ secde ediyorlar) diyor. Zemâm-Huzdalrânda ve Irakda sanklı ve sakalh uydurma resmleri câmi’le-re, evlere ve dükkânlara asdıkları, hazret-i Alînin resmidir, diyerek bunlara tapındıkları görülmekdedir.
45)Tuhfe Muhtasarında, ondördüncü sahîfede diyor ki, hurû-fflerm taşkın olanları, hazret-i Alîye ilâh diyorlar. Bu taşkınlar jirmidört fırkaya ayrümışdır. Bunlardan yirminci fırka, tann. Alîye ve çocuklanna hulûl etmişdir. Alî ilâhdır, diyorlar. Bunlar Jâmda ve Haleb ve Lazkiyyede bulunmakdadır. Türkiyede vok-dur.
Yukarıda yazılı kırkbeş maddedeki hurûfî inançlannın çoğunun, hangi kitâblarda bulunduğu (Tuhfe-i İsnâ-aşeriyye)de yazıh-dır. Herbirinin yanlış ve bozuk olduğu vesikalarla isbât edilmekde-dir. Alevîler, hazret-i Alînin şânını, şerefini, kıymetini ve islâmiy-yete hizmetini bilerek, O Allahın arslanmı. Peygamber efendimizin bildirdiği gibi çok seven müslimânlardır. Ehl-i sünnet denilen biz müslimânlar, hazret-i Alîyi böyle sevdiğimiz için. Aleviyiz. Böyle Alevî olanları severiz. Onları kardeş biliriz. İbâdetlerimizi serbestçe yapdığımız ve huzûr içinde yaşadığımız Türkiyenin mu-bârek topraklarında, elele verip çalışmamız, sevişmemiz, vicdan borcumuz olmalıdır.
estambul yazdı ve sundu..